11 Nisan 2012 Çarşamba





            "Dünya'nın süsü" demişler hayvanlara, çiçeklere, çocuklara, hayatımızı güzelleştirdikleri için. Yaratılış olarak bizden epey farklı olmakla birlikte yine de insanoğluna en yakın varlıklardır hayvanlar. Tarih öncesinden bugüne kadar içli dışlı olmuşuz, faydalanmışız onlardan. Fakat ben burada genel manada hayvanlardan değil de "kedi"den bahsetmek istiyorum, kedi ve köpekten. onlarla birlikte yaşamak insanı mutlu edip, huzurlu kıldığı gibi, yapılan araştırmalarla da insandaki stresi ve kalp krizi riskini azalttığı artık biliniyor. Hatta uzmanlar, aşıları eksiksiz yapıldığı takdirde, hiçbir sorunla karşılaşılmayacağı kanaatindeler.

Sokakta onlarcası olan kedi köpeğe her gün bir yenisi daha ekleniyor, sebebi ise, bir büyük hevesle eve alınan bu varlıkların, hastalık kapma korkusuyla terk edilmesi. Halbuki tavır, bu olmamalı. Bilakis onları, sahiplenmeli, onlara yiyecek temin etmeli, hiç olmazsa içmeleri için bir kaba su koyarak önümüzdeki yaz günlerinde onların susuz kalmamalarını sağlamalıyız. Emin olunuz ki bu davranış, insan olmanın gereğidir. Çocuklarımıza, öğrencilerimize bu konuda örnek olarak, onların ruhsal gelişimlerine de katkı sağlayacağız. Bu işe, her kreşe ya da anaokuluna bakmakla yükümlü olacakları bir kedi-köpek vermekle başlayabiliriz. Onların karnı doydukça çocuklar, -geleceğin anne babası olacak bu çocuklar- sevinecek yüreklerine merhamet tohumları ekilecektir. Çocuklarımızın geleceğine gökdelenler dikemeyeceğiz belki ama, onlara tertemiz, sapasağlam bir "sevgi" mirası bırakacağız.

Bırakalım, çocuklar onları sevsinler, onlara dokunsunlar; tedbirler alındığı takdirde hiçbir sorun oluşturmaz. Bırakalım merhameti gerektiği gibi öğrensinler.

Son söz yücelerden gelsin: " merhamet etmeyene, merhamet olunmaz" 




                                                                     Semiha DORUK